Makaleler

Velayet nedir,boşanma neticesinde kime verilir?

 

 

                        Velayet,  küçüklerin gerek kendilerine gerek mallarına özen gösterme ve onları temsil etme konusunda kanunun anne ve babaya yüklediği yükümlülüklere verilen addır. Velayete kural olarak sadece küçük olan, yani henüz ergin olmamış çocuklar tabidir. Çocuk üzerindeki velayet küçüğün erginliğe erişmesiyle birlikte kendiliğinden ortadan kalkmış olur.

                        Velayet hakkı kural olarak sadece anne ve babaya tanınmıştır. Velayet hakkı kanunda açık bir şekilde anne veya babaya verilebilen bir hak olduğu için hiçbir koşulda bu kişiler dışındaki kişilere (dede, babaanne, anneanne, amca, hala, dayı, teyze...) verilemeyecektir. Eğer velayetin kaldırılmasını gerektiren koşullar varsa mahkeme tarafından çocuğa kanuni temsilci(vasi) atanması mümkün olabilecektir.

                        Kanun velayet hakkını kural olarak anne ve babanın ikisine birden ortaklaşa tanımıştır ve evlilik devam ettiği sürece anne ve baba, velayeti birlikte kullanırlar. Anne ve babadan biri ölür, kaybolur veya kısıtlanırsa velayet hakkı tek başına diğerine ait olur. Peki evlilik boşanma ile biterse ne olur? 

 

 

A-BOŞANMANIN ÇOCUKLARLA İLGİLİ SONUÇLARI

                        Boşanma, çocuklu ailelerde çocuklarla ilgili bir takım sonuçlar doğurur. Bu sonuçları üç başlıkta toplayabiliriz. 1)Çocukların velayeti 2)Çocuklar  ile şahsi münasebetin tesisi 3)Çocukların bakımı(İştirak Nafakası)

 

1-ÇOCUKLARIN VELAYETİ

                        Hakim ,velayetin anneye mi, yoksa babaya mı verilmesi gerektiğini kendi kanaatine göre belirler. Medeni Kanun çocukların velayetinin taraflardan hangisine bırakılacağı konusunda hakime oldukça geniş bir takdir yetkisi tanımıştır.

                        Hakim, velayetin boşanan taraflardan hangisine bırakılacağını belirlerken , sadece çocuğun üstün yararını göz önünde bulundurur. Buna karşılık, velayet konusu karara bağlanırken boşanan tarafların mali durumları, yaşları, boşanmada kusurlu olup olmadıkları o derece önemli değildir. Önemli olan , çocuğun hangi tarafa bırakıldığı taktirde daha iyi yetiştirileceği ve bakılacağı, eğitim ve öğreniminin daha iyi sağlanılacağıdır. Bu nedenle, çocuğun menfaati gerektiriyorsa Hakim, onu mali durumu daha bozuk olan, hatta boşanmada daha kusurlu bulunan tarafa dahi verebilir. Nitekim Yargıtay geçmiş tarihli bir kararında davalı annenin zina yaptığı sabit olduğu halde babanın içinde bulunduğu kötü durum ve çocukların yaşlarını göz önünde bulundurularak çocukların velayetini anneye verilmesinin uygun olduğuna kanaat getirmiştir.

                        Medeni Kanun, velayetin boşanan taraflardan hangisine verilmesi gerektiği hususunda belli ölçütler koymamış, bunu tamamen Hakimin takdirine bırakmıştır. Uygulamada genellikle Hakim, mecbur kalmadıkça anne şefkatine muhtaç çok küçük yaştaki çocukların velayetini anneye, buna karşılık daha büyük yaşlardaki disipline ihtiyacı olan erkek çocukların velayetini babaya verdiğini görmekteyiz.

                        Uygulamada pek sık karşılaşılmamakla birlikte boşanan tarafların velayetinin içlerinden birisine verilmesi konusunda aralarında yapacakları bir anlaşma(protokol), Hakimi bağlamaz. Hakim, böyle bir anlaşmaya karşın anlaşmanın tamamen aksine karar verebilir.

                        Eğer çocuğun menfaati gerektiriyorsa ve velayetin kaldırılması sebeplerinden birinin mevcut olması halinde Hakim, çocuğun velayetini anne veya babadan hiçbirine vermeyerek çocuğu bir üçüncü kişinin vesayetine bırakabilir. Ancak, velayetin anne ve babadan alınarak çocuğun bir vasinin gözetimine bırakmak, anne ve babanın çocukları ile kişisel ilişki kurmalarını engellemez.

                        Boşanma kararından sonra doğan çocuğun velayeti, mevcut çocukların velayetinin boşanma kararıyla kendisine verildiği tarafa kendiliğinden geçmez; ayrıca açılacak bir davayla velayetin kime verileceğinin saptanması gerekir.

 

2-Çocuklar ile Şahsi Münasebetin Tesisi

                        Boşanma kararıyla anne ve babadan biri velayet sahibi olurken, diğer tarafın çocuklar üzerindeki velayet hakkı sona erer. Velayet hakkı verilmeyen taraf, velayet kararından sonra Mahkemenin kendisi için düzenlediği görüşme gün ve saatlerinde çocuklarla görüşme hakkına sahiptir. Hakim bazı durumlarda kişisel ilişki kurma hakkını reddedebilir veya velayet verilen taraftan velayet hakkını geri alabilir.

 

3-Çocukların Bakımı(İştirak Nafakası)

                        Çocuğun bakımı ve yetiştirilmesi yükümlülüğü velayet verilmiş tarafa aittir. Ancak, kanun velayet verilmemiş tarafa da “gücü oranında” çocuğun bakımı ve eğitimiyle ilgili giderlere katılma yükümlülüğü getirmiştir. Bu anlamda, çocuk kendisine bırakılmamış taraf için Hakimin, ödemekle yükümlü kıldığı nafakaya iştirak nafakası denmektedir.

                        İştirak nafakasının miktarını Hakim, kendi takdirine göre belirler. İştirak nafakası kamu düzeninden kaynaklandığı için talep edilmese dahi Hakim kendiliğinden görevi gereği hükmetmekle yükümlüdür.

                        İştirak nafakası, velayet hakkındaki mahkeme hükmünün kesinleştiği tarihten başlayarak çocuğun ergin olduğu güne kadar devam eder. Boşanmadan sonra anne ve baba çocuğu okutmakla yükümlüdür. Bu nedenle çocuk eğitimine devam ediyorsa, erginlik yaşına varsa dahi iştirak nafakası kesilmez.

                        Çocuk kendisine bırakılmamış taraf , çocuğun okuması için harcama yaparsa,  bu konuda yapmış olduğu meblağ , ödeyeceği iştirak nafakasından indirilir. Yapılan harcamalara örnek olarak yatılı okulda okutmayı, okul taksitlerini ödemeyi, okul masraflarını karşılamayı gösterebiliriz.

 

B-ÇOCUKLARLA İLGİLİ ÖNLEMLERİN DEĞİŞTİRİLMESİ

                    Boşanmanın çocuklarla ilgili sonuçları(velayet, şahsi münasebetin tesisi, iştirak nafakası) kamu düzenine ilişkin oldukları için her zaman  yeni şartlara göre sonradan tamamen veya kısmen değiştirilebilinir. Kanun da bu konuda “anne veya babadan birinin başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması halinde , kendiliğinden veya anne ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır” düzenlemesiyle konuya açıklık sağlamıştır.

                        Çocuk kendisine bırakılmış bir annenin başka birisiyle evlenmiş olması, tek başına, velayetin ondan alınmasını gerektirmez. Buna karşılık, velayet kendisine verilmiş bir annenin çocuğuna kötü örnek oluşturacak ve ahlaken uygun görülmeyecek biçimde yaşamakta olduğunun anlaşılması, velayetin ondan alınarak babaya verilmesi için yeterli bir sebeptir.

                        Çocuk kendisine bırakılmış olan taraf ölürse, velayet kendiliğinden diğer tarafa geçmez; Hakim uygun görürse velayet hakkını diğer tarafa verebilir, uygun görmezse çocuğa bir vasi atar.